Sokrates ve kendini bilmek
Sokrates felsefeyi önce göklerden yere indirdi, şehirlerin ve evlerin içine sokarak hayatı, ahlakı, iyi ve kötüyü düşünmeye zorladı...
Cicero
Kendini bil, böylece evren ve tanrılar hakkındaki gerçeği de öğreneceksin...
Kendini bilmek neden önemlidir?
Kendini bilmek nedir?
Sorgulanmamış bir hayat neden yaşanmaya değer değildir?
Psukhe nedir?
Kişinin dunamis'i nedir?
Arete-eudaimonia ilişkisi nedir?
İnsan yapısı gereği erotik ve daimonik bir varlık mıdır?
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği aklı mıdır?
Logos-ergon uyumu nedir?
Kişinin başka şeyleri öğrenmeden önce mutlaka kendini bilmeyi öğrenmesi gerekir. çünkü kişi ancak kendisini içsel olarak anladığında, izleyeceği yolu öğrenecek, yaşamı huzur ve anlam kazanacaktır. Önce kendini bilgi nesnesi edinen kişinin, etrafındaki diğer varlıklara yönelik bilgisi de daha sağlam bir zemine dayanacaktır.
Birşeyin ne olduğunu bilmek, onun, ne için olduğunu, hangi amaç için olduğunu bilmektir. Kendisinin ne olduğunu-hangi amaçla dünyada olduğunu bilmeyen, başka bir deyişle uğrunda yaşayacağı ve öleceği hakikatin peşinde olmayan bir insanın yaşamı, şüphesiz bitkisel bir yaşamın ötesine gidemeyeceği için yaşanmaya değer olmayacaktır. Kendini bilmek; dünya üzerindeki yerini, amacını, sorumluluklarını, insan olmanın ne anlama geldiğini, nasıl daha iyi ve daha doğru bir birey olunacağını, bütün canlılar arasında kendine özgü olanın ne olduğunu, hakkıyla, tam manasıyla insana özgü bir yaşamın ne olduğunu, kendi hakikatini nasıl gerçekleştireceğini bilmektir kısacası insan olmanın onuru kurtarmaktır. bu nedenle kendini bilmek, her zaman kendini gerçekleştirmeyi, eylemde bulunmayı içine alan bir praxis etkinliğidir.
Psukhe yani ruh kavramını moral içerimleriyle felsefe tarihine sokan ilk kişi Sokrates'tir. insanların salt içgüdüsel faaliyetlerden aldıkları hazlar peşinde koşmaktan ziyade birer birey olarak kendi karakterlerini ahlaki bakımdan geliştirmeleri için sorgulayan Sokrates, psukhe'ye özen göstermenin önemini vurgulamıştır. Kendini bilmek, kişinin kendi dunamis'inin yani ne yapmaya muktedir olup olmadığının başka bir deyişle sahip olduğu potansiyellerin bilgisidir. Kendini bilmek, ruhun bütün yetilerini bilmek ve onları hayata geçirmektir.
Psukhe'yi bilmek, psukhe'nin amacının eudaimonia olduğunu bilmektir. Eudaimonia, arete'ye (erdem) uygun eylemde bulunularak elde edilebilecek olan en yüksek mutluluktur. Başka bir deyişle, eudaimonia, ruhun erdemlerini, ruhun hayata geçirildiği zaman erdemli olmasını sağlayacak ergon'u (işlev)bilmektir. Sokrates, insanların kendi benliklerine yönelik bu tarz bir soruşturma yapabilmeleri için, onları sorgulayarak zihinlerindeki sanıları temizler ve yerlerine doğrularını koymaları için düşünmelerini sağlar. Bu nedenle de onlara hiçbir zaman erdemin ne olduğunu doğrudan dikte ettirmez.
Sokrates'in insanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliğinin ruhu olduğunu söylemesi, ruhun erdemli yaşamına yaptığı vurgu ve erdemi en nihayetinde bilgiye eşitlemesi onun insan aklını ve refleksiyonunu yücelten bir filozof olarak yorumlanmasına ve Apollonik kültürün başlatıcısı olmaktan sorumlu tutulmasına neden olmuştur. Ancak bu yorumda gözden kaçırılan oldukça önemli bir nokta bulunmaktadır. Onun rasyonel temellere dayanan sorgulama etkinliğinin gerisinde hiç de rasyonel olmayan ve tüm felsefi etkinliğinin dayandığı mistik bir deneyim yatmaktadır. Sokrates, Delphoi tapınağındaki kehanet üzerine felsefe yapmaya başlamıştır. Onun en bilge kişi olduğunu ifade eden kehanete inanmaması ancak Tanrı'nın sözlerinde yanılamayacağına olan inancı doğrultusunda insanları sorgulamaya başlaması ve bir süre sonra Tanrı'nın kendisini bu amaç için görevlendirdiğini düşünmeye başlamasının temelinde Sokrates'in sahip olduğu eros vardır.Sokrates'in içindeki eros onun kendisini tanrının rehberliğine açık hale getirmesini ve tutkusal bir görev olarak felsefe yapmaya başlamasını sağlamıştır. Ancak bu tutku basitçe insani bir tutku değil, daimonik doğaya sahip bir tutkudur. Daimon, mitolojide yarı tanrı yari insan anlamına gelir ve tanrısal bir güçle aydınlanmış kişiler için kullanılır. Eros, Sokrates'i felsefe yapmaya çağrırken, daimon ise onu felsefe dışında başkaca işler yapmaktan alıkoyan engelleyici bir güç olarak karşısına çıkmıştır. Eros teriminin Yunanca kökeni soru sormak anlamına gelen erotan fiilinden türediği düşünülürse Sokrates'in felsefi etkinliğindeki yeri daha da netleştirtirilebilir. Eros ve daimon ile insanın içindeki tanrısal sese kulak vererek sahip olduğu ruhsal boyutu mükemmelleştirme çabası, Sokrates'in felsefesinin irrasyonel boyutunu oluşturmaktadır. o halde insanın onu diğer canlılardan ayıran en temel özelliği salt ruhsal ve akılsal yanı değil, onunla beraber giden erotik, tutkusal ve irrasyonel yanıdır da. En yüksek mutluluk anlamına gelen eu-daimonia teriminin içinde daimonia teriminin bulunması tesadüf değüildir.
Felsefe Sokrates için yalnızca ruhun erdemlerin bilgisine ulaşması demek değil, aynı zamanda bu erdemlerin bilgisini pratik yaşamında somutlaştırmasıdır. o halde felsefe yaşamın ta kendisidir. Hem gerçek bir filozofun hem de filozofça yaşayan bir bireyin sözleri ve eylemleri arasında uyum bulunmalıdır. Sokrates'in sözleri ve eylemleri arasında yaşamında da ölümünde de uyum olduğu görülmektedir. felsefe; teoria ile praxis, düşünce ile hayat, aktüel olan ile ideal olan ya da logos ile ergon arasındaki uyumdan başka birşey değildir. Bir bireyin hayatında ergon olarak aktüel hale gelmemiş bir logos felsefi değildir. Felsefeyi düşüncelerine uygun eylemlerde bulunmayacak kadar az seven biri filozof adını hak etmemektedir. düşünmek ve yaşamak bir ve aynı şeydir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder